Genel Araştırma
'adli biyoloji' etiketi için arama sonuçları.
Araştırmada 20 sonuç bulundu
-
Adli Entomolojide Örnekleme Nasıl Yapılır?
-
Olay Yeri Araştırma Üçgeni Oluşturulması
-
Adli Palinoloji – Arazi Yorumu
-
Domuz Üzerinde Çürüme Aşamaları
-
Ölü Soğuması: İlk birkaç saat içinde ölü soğumasının doğru sonuçlar verebileceği düşünülmekle birlikte, tek başına kesin kriter olarak kabul edilmemesi görüşü yaygındır. Ölümden sonraki ilk 0-12 saatte vücut sıcaklığının saat başı 1ºC düştüğünü bildirmektedir. Ölü Katılığı: Ölümden sonra ilk saatlerde gelişmeye başladığı, ortalama 3-6 saatde geliştiği, 10-12 saatde tamamen geliştiği, 36. saat civarında çözüldüğü belirtilmektedir. Tüm diğer yöntemler gibi ölü katılığına bakarak ölüm zamanını tayin etmek güvenilir bi metod değildir. Ölü Lekeleri: Ölümden 2-4 saat sonra başlayıp 8-12 saatte belirginleştiği bildirilmektedir. Vitröz Sıvıda K+ Düzeyi: Yüksek ve düşük ısıdan etkilenmediği belirtilen vitröz sıvı K+ düzeyinin, ilk 12 saatte sağlıklı sonuç verdiği belirtilmekle birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda tek başına güvenilirliğinin düşük olduğu ortaya konmuştur. Göz Değişiklikleri: Tam bir korneal opasite gözlerin kapalı olduğu üçüncü güne kadar oluşur. Mide İçeriği: Sağlıklı bir kişide mide, normal bir yemekten 3-4 saat sonra boşalır. Mide motilitesini azaltan antikolinerjik ilaçlar, yiyecekte bulunan protein ve yağ oranının fazla olması gibi durumlar mide boşalmasını geciktirir. Ağır bir yemeğin mideyi terketmesi 4-6 saate uzayabilir. Mide içeriği de ölüm zamanının tespitinde tek başına güvenilir bir bulgu değildir. Ölümü izleyen ilk saatlerde hücresel canlılığa dayanılarak yüz kaslarına verilen elektrik akımına alınan kas kontraksiyon yanıtı, göze damlatılan kimyasala alınan pupil yanıtı, göz pH değişiklikleri ölçümleri de kullanılmaktadır.
-
1. Aletin türüne göre yara şekli görülür. Bir tarafı keskin diğer tarafı künt aletlerde, mum alevi, düğme iliği şeklinde, bir açısı dar bir açısı geniş yaralar görülür. Her iki yüzü keskin aletlerde, mekik şeklinde her iki açısı dar yaralar görülür. 2. Yara dudakları düzgündür. Ancak, mağdur ve sanığın hareketlerine bağlı olarak “V” şeklinde, açılı veya kavisli yaralara da rastlanmaktadır. 3. Yaranın derideki boyu deri altındaki derinliğinden azdır. 4. Aletin çıkış yönünde tek kuyruk bulunabilir. Yaranın boyu, aletin eninden çok geniş olabilir. Ayrıca, göğüs ve karın gibi kolaylıkla esneyen bölgelerde, yaranın derinliği aletin boyundan uzun olabilir(akordiyon tipi yaralanma). Yara içerisinde namlunun sürüklediği yabancı cisimler (elbise parçaları, alete ait parçalar) bulunabilir. Bu olgularda orijin sıklıkla cinayettir. Yara vücudun her yerinde olabilir. İntihar orijinli yaralanmalarda yara, sıklıkla boğazda, karında ve bilek iç yüzde olabilir. Cinayet olgularında avuç içinde-elde savunma yaraları olabilmektedir. Kaza orijinli kesici-delici alet yaralanmaları nadirdir.
-
Travmanın özelliklerine göre kafatasında basit lineer, multiple lineer, çökme, parçalanma tarzı kırıklar meydana gelebilir. Penetran travmalarda kırıklar krater şeklinde oluşmaktadır. Kırıklara beraber tüm kafatası, beyin zarları damar yapıları ve beyin parankimi de hasar görebilir. Kişiden kişiye değişmek kaydı ile lateral frontal, paryeto-temporal ve lateral oksipital bölgeler, kafa kaidesinde ise sella tursika, kafatasının en çok kırıldığı alanlardır. Yüze ve çeneye yönelik travmalar, ayaklardan vertebtal kolona kranial yönde kuvvet transferi ile indirek kafatası kırıkları da meydana gelebilir. Genelde foramen magnumu çevreleyen “kaide halka kırığı” (Hidge kırığı) görülür.
-
Boğazlama; Boyunun kesici bir aletle kesilmesi olayına “Boğazlama” denir. Çoğunlukla cinayet nadiren de intihar ve kaza olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu vakalarda boyun bölgesinde, farklı özellikler gösteren bir veya daha fazla kesici alet yarası izlenir. Bu olgularda; a. karotisler, v. jugularisler, n. vagus ve larinks zarar görmektedirler. Kesin ölüm nedeni ve ölüme katkıda bulunan faktörlerin saptanması için mutlaka otopsi yapılmalıdır. İntihar olgularında, genellikle kullanılan el ile aletin bir kaç kez boyuna sürtülmesi söz konusudur. Bu olgularda, yara çevresinde tereddüt çizgileri olarak tanımlanan, başlangıçta canı yandığı için olduğu belirtilen yüzeyel kesiler söz konusudur. Daha sonra son darbe, tek ve derin şekildedir. Kullanılan ele göre yana ve yukarıdan aşağıya doğrudur. Genellikle ayakta yapıldığı için, kan şahsın göğsüne doğru akar. Cinayet vakalarında, genellikle yatırılarak boyun kesildiği için, kan daha çok şahsın ensesine doğru akar. Cinayet vakalarında, kişinin korunmak için kesici aleti engellemeye-tutmaya çalışmasına bağlı olarak avuç içinde “savunma kesileri” görülebilir.
-
1. Otopsi öncesi ayrıntılı bilgi edinilmelidir. Adli tahkikat öğrenilmeli, tıbbi müdahale söz konusu ise tüm evrak ve grafiler incelenmeli, yakınlarından genel tıbbi öykü alınmalıdır. Otopsi öncesi bilgilenmenin çok değerli bilgiler sağlayarak yaklaşımda ve oluşacak kanaatte çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Ancak, tanı ile girilen otopsilerde; peşin hükmün getirebileceği dar bakış ve yüzeyel yaklaşımın hatalara yol açacağı unutulmayarak standart teknik uygulanmalıdır. 2. Otopsi ortamı; kapalı, su ve ışık kaynağı, cesedin üzerine konacağı masayı içermelidir. Köy meydanı, dere yatağı gibi ortamlarda otopsi yapılması ölene saygısızlık, usulüne uygun otopsi yapılmasına engel olduğu gibi kendimiz ve çevremiz için ciddi enfeksiyon riski doğuracaktır. 3. Otopside görev alan kişiler enfeksiyon ve korunma konusunda bilgilendirilmiş olmalıdır. Otopsiye katılanların; otopsi önlüğü, maskesi, eldiveni, çizme ya da galoşu giyilmiş olmalıdır. Görevli olmayan kişilerin ortamda bulunmaması sağlanmalıdır. 4. Otopsi için gerekli malzemeler (fotoğraf makinası, diseksiyon makas ve bıçakları, testere, saklama kapları, formaldehit, ip, dezenfeksiyon malzemeleri, …) hazırlanmış olmalıdır. 5. Otopsi sonrası ortam ve kullanılan araç ve gereçlerin temizliği yapılmalıdır. Tekrar kullanılan giysilerin temizliğinin diğer giysiler ile birlikte yapılmamasına, atıklar konusunda hastane enfekte atık kurallarına dikkat edilmelidir. 6. Cesetler genelde çıplak olarak getirilmektedir. Ancak giysiler bulunduğunda; kimliklendirme, meydana gelen yaralanma hakkında bilgi, atış mesafesi, biyolojik lekeler konusunda bilgi sağlayacağı unutulmayarak incelendikten sonra mutlaka tutanakla Cumhuriyet Savcısına teslim edilmelidir. 7. Otopsilerin kayda alınması gerekmektedir. Kayıt altına alma, uygulamada fotoğraf çekimi şeklindedir. Cesedin genel görünümü ve lezyonlar fotoğraflanmalıdır. 8. Dış muayene; giysiler, tıbbi kimlik, postmortem değişiklikler, tanıtıcı özellikler (dişler, tatuajlar, skarlar, deformiteler, …), saptanan lezyonlar, tıbbi girişimler ve perine muayenesi başlıklarında yapılmalı ve raporda yer almalıdır. Saptanan lezyonlar; anatomik yer, boyut ve özellikleri içerecek şekilde olmalıdır. Lezyonlar tarif edilirken ihtiyaç duyulduğunda Latince kelimeler kullanılmalıdır. Ancak, hukukçuların da raporu okuduğu düşünülerek kolay anlaşılır olmasına dikkat edilmeli, Latince kullanılacağında, en azından göğüs sağda gibi bir girişle yara bölgesinin belirtilmesi uygun olacaktır. 9. İç muayenede; yapılan işlem, tüm sistem ve organlar tarif edilmeli, lezyon ya da patolojik gelişimler ayrıntılandırılmalı ve fotoğraflanmalıdır. 10. Düzenlenen raporda; özet şeklinde tıbbi ve adli tahkikat bilgisi yer almalıdır. 11. Otopsi yapılan her olguda; mutlaka toksikolojik incelemeye örnek alınmalı, tanının net olmadığı ya da desteklenmeye ihtiyaç duyulan olgularda histopatolojik incelemeye örnek alınmalıdır. Makroskobik değerlendirme sonrasında, açık bir tanıya ulaşılmış olsada, cezaevi-gözaltı ölümleri, malpraktis iddiaları gibi spekülasyonun olabileceği tüm olgularda histopatolojik inceleme istenmelidir. 12. Toksikolojik inceleme için; düz-kapaklı-koruyucu içeren (sitrat, EDTA, NaFl) bir tüp içinde 10 cc kan, steril kapaklı bir kap içinde idrar, %50 lik alkol içeren bir kapta mide ve barsaklar ile ayrı kapta her organı temsilen doku parçaları (yetişkinlerde ortalama 100 er gr, çocuklarda organların yarısı kadar) alınmalıdır. 13. Histopatolojik inceleme için; her organı temsilen, fiske olmasını sağlamak ve lezyonları atlamamak için 0.5-1 cm kalınlıkta alınan dilimler %10’luk formaldehit içinde gönderilmelidir. Beyinden corpora mamilla seviyesinden bir dilim, beyin sapının tamamı, akciğerlerden apeksten bazale hilustan geçen bir dilim, koroner arterlerden enine örnekler, kalpten 2 ve 4. dilim, karaciğer ve dalaktan kapsülü içeren herhangi bir dilim, böbreklerden pelvisten kortekse enine bir dilim, surrenallerin tamamı, pankreastan bir dilim, uterusun tüm katlarını içeren serviksi içeren bir dilim, overlerin yarısı, bebek ve yeni doğanlarda ek olarak; göbek kordonu, farenks ve larenksin bir yarısı, timisdan bir dilim örneklenmelidir. Ayrıca lezyon saptanan bölgeler örneklenmelidir. Elektrik çarpması düşünülen olgularda olduğu gibi örneklemeler sağlam doku ve lezyon düşünülen bölgeyi içerecek şekilde alınmalıdır. 14. Alınan örnekler kırılmayacak bir kaba, ağzı açılıp dökülmeyecek şekilde kapatılmalı, üzeri etiketlenerek olgu, tarih ve hangi organları içerdiği etiketlenmelidir. 15. Anal ve vajinal örneklemeler; hazır sürüntü çubukları ile yapılmalıdır. 16. Kimliği bilinmeyen ya da şüpheli olgularda, kimliklendirme için DNA çalışmaların ihtiyaç duyulabileceği düşünülerek örnekler alınmalıdır. EDTA’lı tüp içine 3 cc kan, 1-2 cc ile gazlı bez üzerine oluşturulan kan lekesi, diş örneği ve özellikle uzun kemiklerin korpusundan alınan parçalar üzerinde kolaylıkla çalışılmaktadır. Bu örnekler için ayrıca bir koruyucu madde kullanılmamaktadır. Ancak postada gecikilmemesi sağlanmalıdır. 17. Otopsinin; olay ortamından başlayıp tüm laboratuar çalışmalarını içerin bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Eldeki veriler ile bir tanı verme telaşı içinde yanlış ve eksik bilgi verilmemelidir. Makroskobik inceleme ile pek çok olguda tanı verilemeyebileceği, hatta tüm laboratuvar incelemeleri sonucunda bile tanı konamayabileceği akılda tutulmalı, açık bir tanıya ulaşılamadığında tanının saptanamadığı belirtilmelidir. 18. Ateşli silah ya da alet kullanımı ile meydana gelen ölümlerde; dış muayenede her yaraya numara verilmeli, iç muayenede bu numara belirtilerek traje ve traje üzerinde meydana gelen yaralanma belirtilmeli, çıkış söz konusu ise numaralar ilişkilendirilmeli, vücutta kalan mermi çekirdekleri çıkarılarak hangi numaraya ait olduğu anlaşılacak şekilde ayrı zarflara konmalıdır. Raporun sonuç kısmı; ölüm nedeni, toplam giriş sayısı ve bunların hangilerinin öldürücü olduğu, atış mesafesi, giysili bölge ise giysilerin incelenmesinin önerilmesi, çıkan mermi çekirdeğinin Cumhuriyet Savcısına teslim edildiği, toksikolojik ve ihtiyaç duyulursa histopatolojik incelemeye örnek alındığını içermelidir. Histopatolojik incelemeye ihtiyaç duyulduğunda, tanı verilmeyerek incelemelerden sonra karar verilebileceği belirtilmelidir. Kaynaklar: 1. Grover M Hutchins ed. An Introduction to Autopsy Technique. CAP. USA. 2. Soysal Z, Çakalır C, eds. Adli Tıp. İstanbul, 1999 3. Talia Balı Aykan. Otopsi Tekniği ve Yardıncı Bilgiler. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları. İstanbul, 1986. 4. Talia Balı Aykan. Resimlerle Otopsi Tekniği. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları. İstanbul, 1986.
-
Sabunlaşma, mumyalaşma ve iskeletleşme durumu yardımcı olabilir. Sabunlaşma ve mumyalaşmanın aylar-yıllar içinde gerçekleşmesi beklenirken, bazı koşullarda birkaç haftada oluşabilmektedir. İskeletleşme de genellikle aylar-yıllar içerisinde oluşurken, bazı iklimlerde ya da böcek/hayvan istilalarında çok kısa bir sürede meydana gelebilmektedir. Sonuç olarak; postmortem interval tayininde hekimlerin dikkat etmesi gerekmektedir. Günümüzde bu amaçla tek başına kullanılabilecek sağlıklı bir yöntem yoktur.Tüm faktörler göz önünde bulundurulsa bile kesin ölüm zamanını vermek mümkün olmadığından, önerilen kriterler dikkate alınarak bir zaman aralığı verilmelidir.
-
Damar Açma; El ve ayak bilekleri, dirsek ve diz çukurlarındaki damarların kesilmesine “damar açma” denir. Sıklıkla intihar girişimlerinde uygulanan bir yöntem olmakla beraber kaza ve cinayet olarak rastlanan olgular da mevcuttur. Bu tür olgularda otopsi ile kesin ölüm nedeni ve ölüm üzerine etkili faktörler araştırılmalıdır.
-
Kesici-delici aletler keskin yüzleri ile dokuyu kesip, keskin sivri uçları ile deri ve deri altı dokuları delen aletlerdir (Bıçak, çakı, kama, hançer, kasatura, kılıç, makas). Kesici-delici alet yaraları, adli tıp pratiğinde sık rastlanılan yaralardır. Hayati organların zarar görmesi ve buna bağlı ölüm olasılığı oldukça yüksektir.
-
Beyinin en sık rastlanılan yaralanma tipidir. Genellikle kortekste meydana gelen küçük intraserebral kanamalardır. Kontüzyonlar bir travma sonucu meydana gelir ve genellikle travma bölgesinin hemen altında yer alır. Fakat darbenin aksi tarafında da yerleşmiş olabilirler (contre-coup lezyon). Travma noktası tespit edilmeye çalışılırken coup ve contre-coup yaralar birlikte değerlendirilmelidir. Kontüzyonların; fokal subaraknoidal kanamalar, kortikal enfarktlar ve nekrozlardan ayırıcı tanısının yapılması gerekmektedir. 5 ay altı infantlarda kortekste kontüzyon görülmemektedir. Geç dönem komplikasyon olarak epileptik ataklar izlenebilir.
-
Bu kanamalar kafatası kemiklerinin iç yüzeyi ile dura mater arasındadır ve hemen tamamı travmatik kökenlidir. Motorlu araç kazalarında, darp olgularında, yüksekten düşmelerde sıkça rastlanılmaktadır. Bu kanamalar sıklıkla kafatası kırıklarına eşlik etse de olguların yaklaşık %15’inde kırık izlenmediği belirtilmektedir. Bu durum daha çok çocuklarda izlenir. Epidural kanama genellikle arteria meningia medianın rüptürü ile oluşmaktadır. Daha nadir olarak diploe venleri, vena meningia media, dural sinüs kaynaklı venöz kanama ile epidural hematomlar meydana gelebilir. Sıklıkla parieto-temporal bölgede ve tek taraflı olarak izlenir. Epidural kanamalarda, klinik belirtiler genelde 4-8 saat sonra ortaya çıkar. Klinik bulgular, nadiren de 48-72 saate kadar uzayabilen ve “ lucid interval” denilen asemptomtik bir süreden sonra ortaya çıkabilir. Yaklaşık 100 cc hacminde bir hematom ölüme yol açabilmektedir. Uzun süre ısıya (ateşe) maruz kalan olgularda, kan ekstradural aralığa çıkarak “ısı hematomu” oluşturabilir. Bu hematom epidural hematomdan ayırt edilmelidir.
-
İntraserebral kanamalar beyin parankimi içine olan kanamalardır ve genellikle fronto-temporal bölgede meydana gelirler. Bu kanamalar çok çeşitli yer ve şekillerde (yüzeyel, derin, ventriküllerle ilişkili, fokal, diffüz) olabilmektedirler. İntraserebral kanamaların risk faktörleri ateroskleroz, hipertansiyon, tümör vb. hastalıklardır. Kafa travması sonrası da ortaya çıkabilmektedir. İntraserebral kanamalarda şu noktalara dikkat edilmelidir. Bu tip kanamanın bir travma sonucu mu yoksa patolojik bir nedenle mi oluştuğunun ayırıcı tanısı yapılmalıdır. Bu nedenle kanama çevresindeki beyin dokusu histopatolojik olarak dikkatlice incelenerek muhtemel etyolojik faktör ortaya konulmalıdır. Yaralanmalara sekonder olarak görülen şuur kaybı ile karakterize klinik tabloya “konküzyon” denir. Otopsi aşamasında genelde konküzyonu düşündürecek hiç bir makroskobik bulgu görülmemektedir.
-
Akselerasyon ve deselerasyon yaraları, ani baş hareketleri sonucu meydana gelir. Sıklıkla oluşan lezyonlar, subdural kanamalar ve yaygın aksonal djenerasyondur.
-
Adli olgu ihbarı yapılmadan, defin ruhsatı alınmadan gömülen cesetlerde ya da gömüldükten sonra ortaya çıkan bilgi ve iddialar veya eksik inceleme-otopsi nedeniyle mezar açılarak cesedin çıkartılması, adli amaçlı incelemeler yapılması gerekebilmektedir. Ölümü takiben post-mortem değişikliklerin çok hızlı olması, kokuşma nedeniyle pek çok incelemenin yapılamadığı ya da değerinin sınırlandığı unutulmamalı, zamanında kuralına uygun inceleme ve örneklemeler yapılmalıdır. İlgili düzenleme Yeni CMK madde 87/4’de yer almaktadır; gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecek ise ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhal bildirilir. Mezar açma amacına uygun olarak gerekli araç ve gereçler hazır bulundurulmalıdır. Bu olgularda; mezar açma ve cesedin çıkarılması sırasında, özellikle dikkatsiz alet kullanılmasına bağlı zararlar oluşturulabilmektedir. Bütünlüğe zarar verilmesi yanında; özellikle iskelet parçalarının bir kısmı mezarda kalabilmektedir. Toksikolojik inceleme için; cesedin sarılı olduğu kefen ve mezar toprağının da örneklenmesi önerilmektedir.
-
Restriksiyon Parça uzunluk Polimorfizmi(RFLP) 2.Polimeraz Zincir Reaksiyonu(PCR) a.Çoğaltılmış Parça Uzunluk Polimorfizmi(AFLP) b.Rasgele Çoğaltılmış Polimorfik DNA(RAPD) c.Basit Dizi Uzunluk Polimorfizmi(SSLP) d.Kesilmiş Çoğaltılmış Polimorfik Diziler(CAPS) e.DNA Çoğaltılmış Parmakizi(DAF)
-
Parmak izi, parmakların son eklemi ve uç kısmındaki kıvrımların meydana getirdiği iz olarak tanımlanabilir. Parmak izi insan vücudunun tabii halinden istifade edilerek bulunmuş ve bugün şahıs tespitinde çok fazla kullanılan bir metoddur.İnsan vücudunun dış derisinde bulunan her kıvrımda ter gözenekleri vardır.Bunların herbiri iç deriye kadar uzanır. Her gözenek orada çiviye benzeyen ve Papila denen iki sıralı çıkıntılarla iç deriye sanki çivi atmış gibidir. Bu sebeple dış deri hasara uğrasa, hatta tamamiyle dökülse bile, bu Papilalar yine de parmak izinin tespiti için yeterlidirler.Yine, yeni çıkan derilerdeki izler de eskisinin aynısı olurlar. Fakat iç deride bulunan papilalar tamamiyle kaybolursa o zaman parmak izini tespit etmek mümkün olmaz; zira bu durumda parmak içi kıvrımları tamamen kaybolmaktadır.