Jump to content

Ekolojinin dalları nelerdir?


Önerilen İletiler

Canlıların çevreyle ve birbiriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.Çevre ise bir canlının yaşaması ve neslini sürdürebilmesi için uygun ortamdır.Yandaki şekle baktığımız zaman canlının metabolizma iklimden ağır gelirse canlı adapte olmuş anlamına gelir.Eğer tam tersi gerçekleşirse bu sefer seleksiyon olur. Bireysel baktığımız zaman canlı yaşlandığı için daima iklim galip gelecektir.Tüm canlılar ortamın müşterek etkisi altında belli bir yaşam düzeyi kurarlar.Ancak bu düzenin sürekliliği canlıların ortam arasındaki enerji alış verişindeki dengeye bağlıdır. Yeryüzünün biyosfer kısmı,enlem dereceleri,topografya ve komşu ekosistemlerin etkisiyle sayısız farklı koşullara sahip ortamlar içermektedir:
• Yeryüzünün biyosfer kısmı demek yer yüzünün üst katlara doğru olan atmosfer katlarında bulunan kısmıdır (Hava Canlıların solunumuna uygun gaz karışımı ihtiva eder.).
• Enlem dereceleri,ekvatordan uzaklaştıkça iklimde hareketlenme ve biyosfer sınırında azalma olur. Böylece enlem dereceleri uzun mesafelerde daha belirgin iklim değişikliklerine neden olur.
• Topografya,arazini morfolojik yapısı olarak tanımlanır.
• Komşu ekosistemler:Örneğin Antakya Samandağ’ından gelen nemli hava ile Suriye’den gelen çöl havasının etkisi altındadır.

NOT1: Ekolojik dengeyi en çok etkileyen pasif yayılmadır.Çünkü gittikleri yerde başarısız olsalar bile oradaki toprak için organik madde kaynağı olurlar.
NOT2: Canlılar besin ve iklim faktörlerinden en çok iklim ağır basar
NOT3: Canlılar bir ortama giderek konut (eukos) edinir.En iyi ortam ise ekosistemdir.

Yaşam ortamlarının kurulabilmesi için:

1) Ortamın mevcut koşulları ve canlıların etkinlikleri
a) Canlıların yayılma yeteneği: (Yanardağ örneğinde olduğu gibi yanardağ tüm adayı yok eder.Buna rağmen bir süre sonra bitkiler tekrar büyür.Kuşlar göç eder ve yerleşip ortam yaparlar.Yani tüm canlılar bir yolunu bulup yayılmayı başarırlar.)
b) Canlıların ekolojik istekleri: (Yıl 12 ay ve de 4 mevsim var.İlk anda yerleştiği zaman iklim uygun olabilir.Fakat canlı için olumsuz koşullarda yaşanabilir.Yani her canlının kendine göre bir ekolojik isteği vardır.Kutup ayısı kutuplarda yaşar.Ekvatora getirdiğimizde ise ölür.Ekvatorda yaşayan bir canlıda kutuplarda ölür.)
c) Ortamın ekolojik koşulları: (Canlı ani değişimlere karşı dayanıklı olmalı.d maddesiyle alakalı)
d) Canlıların töleransı: (Doğanın bir kanunudur ki o ekolojik tölerası yüksek olan canlı nesiller boyu canlılığını sürdürür.)
e) Canlıların rekabet güçlülüğü: (Canlılar yaşadıkları habitatta diğer canlılarla daima rekabet halindedir.Yani güçlü olan daima yaşar.Rekabet yoksa orada daima bir denge vardır.)

2) Canlıların coğrafik ya da lokal dağılışları:
Not: Çevre,canlıların yaşayabildiği ortamdır.Çevre müsaade ederse yaşam oluşur.
Ekolojik benzerlikleri aynı olan canlılar makroklimatik bölgelere yerleşir.Sıcaklık değişimine toleransı az olan canlılar makroklimatik bölgenin mikroklimatik yerlerinde lokal dağılış yaparlar.Bu mikroklimalar makroklimaların olumsuz etkilerini en aza indirir.

3) Canlıların yayıldığı ortamdaki varlığı, miktarı ve dinanizminde görülen değişimler:
Canlıların yayılışı aktif ve pasif olmak üzere iki çeşittir.Dinanizmde daima değişme gözlenir.Dinanizm değiştikçe canlının töleransına göre yani metabolizmasından taviz vererek canlılığına devam eder.(Töleransı çok olan canlı rekabete az girer.Oysa töleransı az olan hayatta kalabilmek için rekabete girer.

4) Biyosferdeki cemiyetler arasındaki spesifik ilişkiler:
Biyosfer ekosistemler topluluğudur.Çünkü canlıların ekolojik istekleri farklıdır.Ekolojik istek ise önce sıcaklığa sonrada besine bağlıdır. Sıcaklık olmayınca besin yakılamıyor ve de fizyolojik açlık yaşanıyor.

5) Canlıların ortamlarına olan adaptasyonu:
Bu iki şekilde yapılmakatadır.canlı önce kendi morfolojisini değiştirir sonra da fizyolojik değişiklik yapar.Morfolojik olarak ilk yaptığı iş kutikulanın kalınlığını değiştirmek;sonra ise mum tabakası,stoma sayısı,tüy,su varsa suyu depolama ve en son olarak da en büyük töleransını kullanarak boyda kısaltma yapar.Buraya kadar olanları otsu bitkiler içindir.Odunsu bitkiler boy kısalması yerine hücre öz suyunu soğuksa katılaştırır,sıcaksa iyi akışkan hale getirir.

6) Ortamın doğal koşullarına göre canlıların davranışı,uyumsal sorunlar ve yetenekleri:
Bu konu için atmosfer olayları çok önem taşımaktadır.Hava olaylarına karşı canlılar kendilerini nasıl ayarlayacağını bilmektedir.Bunu nedeni ise havdaki manyetik dalgalanmalardır.

7) Ekosistemlerdeki populasyonların dinamiği:
ileriye doğru gelişimler daima dinanizmdir.Populasyonlar ise ekosistemlerin parçalarıdır.

8) Biyosferdeki ekosistemler ve genel biyosönoz (Flora + Fauna):
Biyosferi insan olarak kabul edersek ekosistemler insanın hücreleri olarak tanımlayabiliriz.Bir bölgede yaşan bitki türlerinin sayısına flora,bu türlerden birinde yaşayan hayvan türlerinin sayısına ise fauna ismi verilmektedir.

9) Doğanın genel madde ve enerji alış verişinin durumu:
Doğanın her zaman aynı enerjiyi verebilmesi için canlılarla iyi beslenmelidir.İklimdeki olumsuzluklar canlıları öldürmekte ve de bunlar doğanın beslenmesi için gerekli kimyasalları içermektedir.

10) Doğada ortaya çıkan çevre sorunları ve nedenleri:
Sorunu insan yaratır.

Gibi önemli konular ekolojinin araştırma alnına dahildir. Çünkü ekoloji mevcudiyet koşullarını bilimi olup,olayları nedenleriyle ortaya koyar.
Yukarıdaki biyosfer basamaklarını diğer bilim dalarlıda araştırır.Çünkü her basamakta birden çok bilim dalını ilgilendiren konular vardır.Ancak her bilim bu faktörleri kendi yönünden ele alır. Örneğin yaşam ortamında en önemli etken güneş ve ışıktır.Çünkü genel bir etkiye sahiptir.Böylece her şeyden önce ortamın ısınmasına bağlıdır.Oysa aynı ışık bitki fizyolojisi için ayrı, fizik için ayrı, hayvanlar için ayrı bir anlama gelmektedir.

Ekolojide temel birim ekosistemdir. Ekosistemler dünyada tüm canlıları ve cansızları içerdiğine göre ekoloji diğer bilimleri de kapsar.Ama önce onlara yön verir sonrada faydalanır(canlıların rejenere olmasının doğadaki karşılığı tampondur).Böylece başta biyoloji olmak üzere tüm bilimlerin felsefesi olan ekoloji tam bir ahlak bilimidir.Çünkü ekonomiyle aynı kökten gelen eko- kelimesi canlılar arasındaki olumlu ilişkilerin sınırlarını da çizmektedir.Ekolojiyi ilk tanımlayan Alman Biyolog Ernst Haeckel ekolojiyi doğanın ekonomisini inceleyen bilim dalı olarak tanımlamıştır.Çünkü ekosistem dengesi hiç bozulmayan bir dengedir.Ancak tüm ortamlarda dengenin bozulmaması için ekonomik kullanılması zorunludur.Yani doğru davranış için gerekli icraat olan yaşadığı ortamda ürettiği kadar tüketmek ve ürettiğinden fazla ürememek şeklindeki ahlakî davranışa riayet etmelidir.Böyle olduğunda populasyonun sosyobiyolojik kavramınada ters düşmez.

Görülüyor ki ekolojik araştırmaların ağırlığını biyolojik veriler oluşturuyor.Çünkü ekosistemler canlılar tarafından kurulmuş denge ortamıdır.Buradaki canlı-çevre ilişkilerine ekonomi en önemli faktör durumundadır.Ekonomi üretimin düşmesi ve mevcudu kullanmasındaki hızın aynı paralelliği göstermemesi üzerine gündeme gelmiştir.Bir ekolog ekolojiyi “toplumlar bilimi veya yaşam birlikleri bilimi,, şeklinde tanımlarken bir başkası “hayvanların ekonomisi ve sosyolojisi ile uğraşan bilimsel doğa tarihi,, şeklinde tanımlar.Aslında ekolojide ekonominin ilk defa gündeme gelmesine neden olan insan değildir.Bazen diğer canlılarında ekosistemi israf ettikleri dönemlerde vardır.Özellikle birkaç yıl optimum süren iklim koşulları,bilhassa yağışlar birden bire kuraklığa geçince optimum dönemde olan nüfusa yeterli besini sağlayamadığı zaman sıkıntı görülür.Ancak bu durum hayvanların yanlış düşünmelerinden değil düşünememelerinden kaynaklanır.Asıl sıkıntı insan faktöründen kaynaklanan kıtlık döneminden kaynaklanır.Çünkü insanın ekosistemi tahribi hem sürekli hem de besin-birey ilişkisini doğanın düzenlemesine izin vermemektedir.Bu da doğanın tampon gücünün çalışmasına asla müsaade etmemektedir.

Ekosistemlerin boyutları verimine(prodüktivite),verimine önce içerdiği canlı türüne,dolayısıyla sayısına göre değişirken;bunlarda ortamın ekolojik koşullarına göre değişir.Çünkü ekosistemdeki madde akışı ve enerji döngüsünü sağlayan bunlardır.Görülüyor ki kaynaklardaki artış ve fiziksel çevreye endekslidir.Ancak insan hariç diğer canlılardaki kontrolsüz nüfus artışı uzun dönemde ekosisteme daima yararlıdır.Çünkü talep-arz dengesi bozulunca sitemdeki enerji döngüsü yeterli olmaz.Bu kez zayıflar selekte olarak organik madde şeklinde fiziksel ortama tekrar iade edilir.Böylece ekosistemde besin kadar birey dengesinin yeniden kurulmasına olanak sağladığı için en önemli katkıyı yapmış sayılır.Bu döngü habitatın daha da zenginleşerek ileride barınacak nüfusun artmasına neden olacaktır.İşte habitatların kazanç ve kaybının(girdi-çıktı) oranına göre ortamlara yerleşen canlılar bu ortamların genel faktörlerinin müşterek etkisi altında yaşam düzeni kurarlar.Ancak yaşam düzeninin kurulması ve devamlılığı;ortam koşullarının her hangi bir canlının isteğine uygun olmasına,değişen koşullara karşı değişebilmesine ve diğer canlılarla uyumlu ilişkisine bağlıdır.Bir ekosistemin ya da her hangi bir ortamın bitki ve hayvanlar arasındaki tüm ilişkile habitat,niş ve besin zinciri paylaşımı olup belli bir sürede mutlaka dengeye ulaşacaktır.Denge ve dengeyi kuran tek etken rekabettir.Habitat,ekolojik koşulları ve canlı sistemi Tüm faktörleri ile kendine özel olan sınırları belli ekosistemlerdir(Habitat geneldir).Her ekosistemin bir büyüklüğü vardır.Büyüklüğün sınırlarını tayin eden önce fiziksel ortamın ekolojik koşulları sonrada canlıların ekolojik istekleridir.Böylece besin zincirinin ilk halkaları olan bitkiler ortama yerleşir.Buradaki tüm yerleşmiş canlılar buranın tüm ekolojik koşullarını kaybetmiş ve her biri kendine bir yer edinmiştir. İşte beslenme,üreme ve barınma gibi biyolojik ihtiyaçların karşılandığı,bu sınırları belli olan ortamdaki özel yerine niş denir.Buna göre aynı ekolojik koşulları taşıyan sınırları belli olan bu ekosisteme habitat bitkilerin kökleriyle bağlandığı habitat kısmı ve hayvanların yapmış olduğu yuvalar niştir.Niş edinme tüm canlılarda öncelikle habitattın iklim koşulları sonrada bitkilerde kök ve ışık rekabetiyle,hayvanlarda da av sayısına göre belirlenir.Eğer bu düzen kurulmazsa ortam ekosistem olmaz.Ama yinede bir çevredir.Çünkü çevrenin enerjiye ihtiyacı olmayabilir.Fakat ekosistem çarkı enerji ile dönen bir sistem çarkıdır.O halde her ekosistem bir çevre,her çevre bir ekosistem değildir.

Ekosistemlerle çevre daima etkileşim halinde olmasına rağmen,genelde ekosistemler çevrenin etkisi altındadır(Çevreyi iklim etkiler-Dünya’nın %20’si ekosistemdir).Ayrıca gezegenler arasındaki çekim kuvvetleri de önemli derecede manyetik enerji oluşturarak çeşitli tıbbî ekolojik olaylara yol açmaktadır.Çünkü bu olaylar hava yoluyla meydana geldiği için bazen ekosistemleri de etkisi altına alan belli ölçülerde insan dahil bütün canlılar üzerinde fizyolojik,anatomik,morfolojik ve patolojik gibi önemli derecede biyolojik baskılar yaratmaktadır.Örneğin,muhtelif özellikteki hava kütlelerinin etkisiyle zihni durgunluk(manyetik dalgalanma),atalet(yorgunluk) hissi,migren,el ve ayak şişmeleri,kapillar rezistans değişimi,sıkıntı ve sinirlilik halleri,yara yeri sızlaması,infaktüs vakalarının frekansı,romatizmal hastalıkların şiddeti,astım,aşırı güneşe ve neme doymuş havanın etkisi,fön karakterindeki rüzgarların yol açtığı ruhi bunalım,belli meteorolojik koşullara göre oluşan sisin etkisi oldukça büyüktür.Yine hızla yükselmenin ve alçalmanın önemli fizyolojik sonuçları vardır.

Büyük bölümü iklimsel olmak üzere atmosferin bu değişken olaylarına karşı canlılarda da uyum yönünde çeşitli değişmeler olur.Uyumsal değişiklerin tümü metabolizma yoluyla gerçekleşir. Örneğin,bitkilerde hücre öz suyu yoğunluğu tamamen başta sıcaklık olmak üzere iklime bağlıdır(Soğuk bölgelerde hücre öz suyu yoğun korteks ince,sıcak bitkilerde tam tersi)İletim borularının faaliyeti yapraklanma ve çiçeklenme döneminin gecikmelerinin ve dökülme zamanındaki değişiklikler(İklimdeki dalgalanmalar),renk maddesindeki düzensizlik ve parazitlere karşı dirençsizlik gibi önemli biyolojik yetersizlikler olmaktadır.Çünkü bunlar tamamen ekolojik tölerans sınırları içerisinde meydana geldiği için metabolik taviz bu olaylara karşı dezavantajdır(Ama bu tavizi verecek metabolizma var ya da yoktur.Tepki türe göre değişir).Bitkiler düşük metabolizma ile uyumlu olacak şekilde uzun süreli ekstrem koşullarda yaprakların azalması(odunsu bitkilerde tomurcuk var otsularda yok), küçülmesi (Uzun dönemde tomurcuklardaki besinlerin azalması),üzerilerinin kütinleşmesi ve tüylenmesi,köklerin mantarla kaplanması gibi olaylar morfolojik düzenlemeye gidebilirler.Hayvanlar ise yuva yapma,yuvalarının yerini değiştirme,beslenme ritmini değiştirme değişik davranışlar olarak gösterilebilir.Ancak hava olaylarını durumuna göre bazı kuşlarda, özellikle yağmur ve doludan önce telaşlı uçma veya yuvalarına zamansız gelme gibi iç güdüsel davranışlar gözlemlenir.

NOT: Ekosistemler çevrenin ve iklim olaylarını baskısı altındadır.İklim ve su canlıları direkt olarak etkilemektedir.—Bitki yapraklarını oluşturduğu zaman kısa zamanlı adaptasyonu kloroplastları çoğaltır ya da azaltır.

Bilhassa belli meteorolojik olaylardan bitkilerin etkilemesi daha belirgindir.Bitkilerin habitat ve nişi sabittir.Dünyada bütün canlılar ekolojik tolerans kullanır.Toleransın amacı aynı olmasına rağmen yeri,zamanı ve biyolojik yönü farklı olabilir.Fakat her durumda metabolik taviz olduğuna göre her canlının da bu doğrultuda habitat ve niş seçme zorunluluğu vardır.Örneğin toleransı en düşük olan endemikler (rekabeti yüksek) olup belli mikroklimaların dışarısına çıkamazlar.Bu durum belki de bitki ve hayvanlardan çok mikrobiyal canlılarda görülür.Örneğin Vibrio cholerae virüsü sadece Hindistan’da 500 m rakımın altıdaki sıcak ve yağışlı bataklıklarda bulunur.Yine kuduz virüsü ve burusellanın Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde bulunmayışı gibi ekolojik koşulların değişimini tolare edemeyecek ortamlarda yayılamazlar.

Yorum bağlantısı

Yorum yazmak için hesap oluşturmalı veya giriş yapmalısın.

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap

Hakkımızda

Biyoloji Günlüğü ülkemizdeki biyoloji öğrencileri, mezunları ve çalışanları adına kar gütmeyen bir proje olarak 9 senedir faaliyetlerine yılmadan devam etmeye çalışan masum bir projedir. Lütfen art niyetinizi forumdan uzak tutunuz. Bize iletişim formu aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz biyolojigunlugu@gmail.com veya admin@biyolojigunlugu.com adresine mail de gönderebilirsiniz. Bizimle arşivinizi paylaşmak isterseniz wetransfer.com üzerinden biyolojigunlugu.com adresine dosya transferi olarak iletmeniz yeterlidir, sizin adınıza paylaşılacaktır.

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel biyoloji haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Biyoloji Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız mail adreslerimizden iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Kullanım Şartları, Gizlilik Politikası, Forum Kuralları sayfalarına göz atınız.